- felek
- Í-ği 阿́ is.1. 旧́ 天空, 太空, 苍穹, 宇宙2. 世界3. 转́ 天意, 天命, 命运: Felek bana neler etti. 命运总捉弄我。Beni bir gözleri ahuya zebun etti felek. 命运使我爱上了一位美丽的姑娘。4. 一种军乐器◇ \felek yar olursa 听天由命; 老天保佑; 如无意外 \feleke küsmek 怨天尤人: Birbiri arkasına iki çocuk acısına uğradıktan sonra feleğe küstü, şimdi hafta oluyor ki evden dışarı bile çıkmıyor. 他接连两次遭遇丧子之痛后便怨天尤人, 现在都两个星期了, 他连门都没出。\feleki şaşmak 1) 挨闷棍, 被打晕, 受到打击而昏厥: Önce feleği şaştı, sonra iki seksen uzanıp kaldı. 他先是挨了一击, 然后仰面朝天倒在地上。 2) (因喝酒、吸毒等)昏厥 3) (因迷恋女人)昏了头 \felekin çemberinden geçmek 饱经风霜, 阅历深, 见多识广, 老于世故, 老奸巨滑, 老谋深算 \felekin damına düşmek 遭遇不幸, 不走运: İnsan melek olsa da elbet feleğin damına düşer. 人总有不走运的时候, 即使他是一个天使也不例外。\felekin sillesine uğramak 历经磨难, 大难不死, 大难临头, 遇到灾祸, 遭遇挫折 \felekin sillesini yemek 历经磨难, 经受波折, 遭受灾难, 吃苦头: Feleğin sillesini yediğinden bu yana doğrulamadı. 他从此一蹶不振。\felekini şaşırmak 遇到不希望遇到情况 \felekten bir gün (或 gece) çalmak (或 aşırmak) 度过美好的一天(或一夜): Arkadaşlarıyla felekten bir gün çaldı. 他和他的朋友们度过了美好的一天。\felekten kâm almak 欢度快乐时光, 尽情欢乐◆ Felek kimine kavun yedirir, kimine kelek. 人之命, 天注定, 富贵贫贱难强求。II-ği is. 希́ 移动重物时放在下面的圆木: Başına böyle bir felek tokmağı yedikten sonra belki aklın başına gelir. 也许给你当头一棒, 你才明白是怎么一回事。
Türkçe-Çince Sözlük. 2014.